Let's Learn Turkish
Let's Learn Turkish
Let's Learn Turkish
İşte Benim Kızım
İşte Benim Kızım
(İşte benim kızım...)
Kim çok çalışıyor?
Kafana çok fazla bilgi mi yükledin?
Kendine bu kusursuz vücudu yaptın
Şimdi kafandan parmak ucuna kadar acıyor
Hiçbir şey değil, hiçbir şey değil
Dünyanın her yerindeki kadınlarım
Hiçbir şey değil, hiçbir şey değil
İyi kızlar kötü olsa daha iyi olur...
Daha önce yıkıldın
Daha önce incindin
Daha önce kalktın
Gitmek için iyi olacaksın, iyi olacaksın
Kader söyledi, kalkıp onu alman gerek
Bağımsızlığında delir ve bunu asla unutma
Omuzlarına biraz pislik bulaştır
Sonra senin için onu temizlemeye izin ver
Eğer beni hissediyorsan çak
İşte benim kızım!
İşte benim kızım
İşte benim kızım
İşte benim kızım
(Kalk, neyi bekliyorsun?)
İşte benim kızım
İşte benim kızım
İşte benim kızım
Eğer her sevgilin sana gösteriş yapmaya çalıştıysa başını salla
Seni incitine kadar senin için en iyisi olduğunu düşünmüştün
Hiçbir şey değil, hiçbir şey değil
İddia ederim ki değerini biliyorsundur
Degrees of Adjectives
Degrees of Adjectives
Comparatives and superlatives are constructed in a very straightforward way in Turkish. Besides these, there is a special way of making adjectives stronger in Turkish and this is not very trivial. I this lesson, we will cover all these topics.
1. Comparatives
1.1. More, Less
Comparative of an adjective is obtained by adding the word "daha" before the adjective. We can say that daha is the word for more and all adjective comparatives are constructed like 'more clever' (not like faster).
faster --> daha hızlı
slower --> daha yavaş
more intelligent --> daha zeki
more hardworking --> daha çalışkan
more beautiful --> daha güzel
If you want to say less beautiful or less hardworking, then replace the word 'daha' with 'daha az'.
less fast --> daha az hızlı
less intelligent --> daha az zeki
less hardworking --> daha az çalışkan
less beautiful --> daha az güzel
Now, let's see how the comparative form of an adjective is used in sentences.
Learn turkish - Beach
Translation / Beach
Learn turkish - Beach
English↕ Turkish↕
The beach Plaj - plaj
Do you know where I can buy a ball? Nerede top satarlar? - nerede top satarlar
There is a store in this direction Bu yönde dükkan var - bu yönde dükkan var
a ball Top - top
Binoculars Dürbün - dürbün
a cap Şapka - chapka
a towel Havlu - havlu
Sandals Sandalet - sandalet
a bucket Kova - kova
Suntan lotion Güneş kremi - günech kremi
Swimming trunks Mayo - mayo
Sunglasses Güneş gözlüğü - günech gözlüwhü
Shellfish Kabuklu deniz ürünleri - kabuklu deniz ürünleri
Sunbathing Güneşlenmek - günechlenmek
Sunny Güneşli - günechli
Sunset Güneşin batması - günechin batmasoe
Parasol Güneş şemsiyesi - günech chemsiyesi
Sunshine Güneş - günech
Sunstroke Güneş çarpması - günech tcharpmasoe
Is it dangerous to swim here? Buarada yüzmek tehlikeli mi? - buarada yüzmek tehlikeli mi
No, it is not dangerous Hayır, tehlikeli değil - hayoer, tehlikeli dewhil
Learn turkish - Bar
Translation / Bar
Learn turkish - Bar
English↕ Turkish↕
The bar Barda - barda
Would you like to have a drink? Bir şey içermisin ? - bir chey itchermisin
To drink Içmek - itchmek
Glass Bardak - bardak
With pleasure hay hay - hay hay
What would you like? Ne alırsın ? - ne aloersoen
What's on offer? Içecek ne var ? - itchecek ne var
There is water or fruit juices Su ya da meyve suları var - su ya da meyve sularoe var
Water Su - Su
Can you add some ice cubes, please? Buz var mı lütfen ? - buz var moe lütfen
Ice cubes Buz - Buz
Chocolate Çikolata - tchikolata
Milk Süt - süt
Tea Çay - tchay
Coffee Kahve - kahve
With sugar Şekerli - chekerli
With cream Kremalı - kremaloe
Wine Şarap - charap
Beer Bira - bira
A tea please Bir çay lütfen - bir tchay lütfen
A beer please Bir bira lütfen - bir bira lütfen
What would you like to drink? Ne içersiniz ? - ne itchersinis
Two teas please! Iki çay lütfen! - iki tchay lütfen
Telling The Time
Telling The Time
There are generally two ways of telling the time in Turkish:
As an answer to the question "What is the time?"
By specifying "At what time(?)" something will happen
Both rules make use of vowel harmony.
1. What is the time? - Saat kaç?
This is used when we want to tell the current time.
On the hour:
["Saat"] [hour]
03:00 : Saat üç
05:00 : Saat beş
10:00 : Saat on
18:00 : Saat altı
21:00 : Saat dokuz
Quarter past:
["Saat"] [hour + "ı/i/u/ü"] ["çeyrek geçiyor"]
03:15 : Saat üçü çeyrek geçiyor
05:15 : Saat beşi çeyrek geçiyor
10:15 : Saat onu çeyrek geçiyor
18:15 : Saat altıyı çeyrek geçiyor
21:15 : Saat dokuzu çeyrek geçiyor
Half past:
["Saat"] [hour] ["buçuk"]
03:30 : Saat üç buçuk
05:30 : Saat beş buçuk
10:30 : Saat on buçuk
18:30 : Saat altı buçuk
21:30 : Saat dokuz buçuk
Quarter to:
["Saat"] [hour + "a/e"] ["çeyrek var"]
03:45 : Saat dörde çeyrek var
05:45 : Saat altıya çeyrek var
Seni Düşünürüm... I Think of You...
Seni Düşünürüm... I Think of You...
Seni düşünürüm
anamın kokusu gelir burnuma
dünya güzeli anamın.
Binmişin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur
bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü.
Sebebi ne
seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
sen böyle uzakken senin sesini duyup
yerimden fırlamamın sebebi ne?
Diz çöküp bakarım ellerine
ellerine dokunmak isterim
dokunamam
arkasındasın camın.
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
alacakaranlığımda oynadığım dramın.
I think of you
and I feel the scent of my mother
my mother, the most beautiful of all.
You are on the carousel of the festival inside me
you hover around, your skirt and your hair flying
Mere seconds between finding your beautiful face and losing it.
What is the reason,
why do I remember you like a wound on my heart
what is the reason that I hear your voice when you are so far
and I can't help getting up with excitement?
Giants' Love Is Big
Giants' Love Is Big
In the middle of sleepless night
My thoughts are captive to you
It is so hard to accept everything
The sun will rise with separation
Giants' love is big
Either the mountains will raze to ground
Or great anger will arise
Or the world will go down to sink
I will leave you then
Now I understand very well
To live is not about breathing
It is something like remaining in fire
To be separated while so in love
Submitted by bluestarletus on Tue, 20/09/2016 - 09:07
Thanks!
Align paragraphs
Turkish
Devlerin Aşkı Büyük Olur
Uykusuz gecenin ortasında
Düşüncelerim sana tutsak
Herşeyi kabullenmem çok zor
Güneş ayrılıkla doğacak
Devlerin aşkı büyük olur
Ya dağlar yerle bir olacak
Ya kıyametler kopacak
Ya da dünya batacak
Senden öyle ayrılacağım
Şimdi çok iyi anlıyorum
Nefes almak deilmiş yaşamak
Ateşlerde kalmak gibi bir şey
Böylesi severken ayrılmak
Currency
Currency
Turkish Lira Türk Lirası
Dirham Dirhem
Dollar Dolar
Euro Euro / Avro
Franc Frank
Pound Sterlin
Rupee Rupi
Yen Yen
Umut Hope
Umut Hope
Her nefes alisimda, titreyen su kalbim seni arar,
Hissettigi an seni, kanayan yaralarini kabuk baglar.
Düsler mi gerçek, gerçekler mi bir düs yoksa
Gerçeklesir belki bir gün, bitmesin, düs bile olsa
Uzatsam elimi dukunacakmisim gibi yakinsin
Kelimelerin gücü yetmez anlatmaya gözlerinin güzelligini
Tutamasam da ellerini o kadar yakinken
Ne olur vazgeçme sevdigim , beni sevdigini söylemekten.
Umut kalbinin anahtaridir özgürlüge acilan
Bakarken gecenin karanligina bugulu penceremden
Bir kaç melodi gecer aklimdan,
Gitarıma her vuruşumda , sadece bir ses çıkar,
"Seni seviyorum , içimde hep bir ümit var."
With every breath I take, this trembling heart of mine seeks you,
The moment it feels you, the bleeding wounds scab over.
Are dreams real, or is reality a dream instead,
Maybe it will come true one day, but let it never end even if it is a dream.
You seem so close that if I stretch out my hand I could touch you
Occupations
Occupations
Accountant Muhasebeci
Businessman İşadamı
Chef Aşçı
Dentist Diş hekimi
Doctor Doktor
Engineer Mühendis
Farmer Çiftçi
Journalist Gazeteci
Lawyer Avukat
Nurse Hemşire
Researcher Araştırmacı
Student Öğrenci
Teacher Öğretmen
Writer Yazar
Punctuation
Punctuation
Full stop . Nokta
Comma , Virgül
Question mark ? Soru işareti
Exclamation mark ! Ünlem işareti
Apostrophe ' Kesme işareti
Quotation marks " " Tırnak işaretleri
Colon : İki nokta
Semi-colon ; Noktalı virgül
Parentheses ( ) Parantez
Forward slash / Eğik çizgi
Story Past Tense
Story Past Tense
Tenses
There are 5 fundamental tenses in Turkish. These are:
Present simple tense (Geniş zaman)
Present continuous tense (Şimdiki zaman)
Future tense (Gelecek zaman)
Past tense with -di (-di'li geçmiş zaman) --> Regular past tense
Past tense with -miş (-miş'li geçmiş zaman) --> Also called the story past tense
Past tense with -miş (-miş'li geçmiş zaman) ==> Also called the story past tense
To obtain the story past tense of a verb, we append the suffix -miş to the verb. Be careful about the harmony rules. Past tense with -miş is used:
To talk about something you learned from somebody else or some other resource, there is some uncertainty in the statement. If you use the story past tense when talking about something, it implies that you are not the source of the information and you shouldn't be responsible for the mistakes.
Consonant Mutation
Consonant Mutation
In Turkish, there are certain consonants that are replaced by other letters when suffixes are added to them.
When we add a suffix to word that ends in "p/ç/t/k" and the consonant has a vowel both before and after it, the consonant will change:
p ➨ b
ç ➨ c
t ➨ d
k ➨ ğ/g
Examples:
(kitap) Benim kitabım - My book
(dolap) Dolaba koydum - I put it into the cupboard
(ağaç) Ağaca bak - Look at the tree
(borç) Borcum ne kadar? - How much do I owe?
(yoğurt) Hakan yoğurdu yedi - Hakan ate the yogurt
(dört) Saat dörde çeyrek var - The time is a quarter to four
(sözlük) İngilizce-Türkçe sözlüğün var mı? - Do you have an English-Turkish dictionary?
(çocuk) Fatih çocuğa şeker verdi - Fatih gave candy to the child
The letter "k" is replaced by a "g" instead of a "ğ" when it has a "n" before it and a vowel after it:
(renk) Göz rengi - Eye color
(kepenk) Ömer kepengi kapattı - Ömer closed the shutter
EXCEPTIONS
Korkuyorum
Korkuyorum
Yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte,bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun...
I am Afraid
You say that you love rain,
but you open your umbrella when it rains...
You say that you love the sun,
but you find a shadow spot when the sun shines...
You say that you love the wind,
But you close your windows when wind blows...
This is why I am afraid;
You say that you love me too...
Seni Seviyorum I Love You
Seni Seviyorum I Love You
Seni seviyorum
çağladıkça coşan su
estikçe dellenen rüzgar
ekildikçe anaçlaşan toprak
öğütler bunu bana
seni severken
türküden türküye geçer ırmak
toprak yaz yağmurlarıyla oyanşır
öğle tozlarıyla dolanır rüzgar ufku
adınla uyarırlar beni
seni seviyorum
bağda çillenen salkım
dalda allanan meyva
öttükçe kendini tüketen kabakçı kuşu
öğütler bunu bana
seni severken
yaz güneşi şehvete boğar bahçeyi
kükürt adetleriyle solar bağ yaprakları
ballı incirde yaşar -bin bir cilveli- aşklarını,
turunç gerdanlı kuşlar.
haberler getirir sağdıçlarım
gül kurusu mektuplar
seni seviyorum
hayra yorulan düşler
ceviz sandıkta bekarlığının gül suları
taş yastıklarda zümrütüanka kuşları
öğütler bunu bana
I love you
water, which gets excited as it splashes
wind, which gets mad as it blows
earth, which gets mature as it is sown
tells this to me
while i love you