Let's Learn Turkish

Let's Learn Turkish

Let's Learn Turkish

Keder Hasatı

Keder Hasatı

Kız gitti, yapraklar dökülüyor
Tear Maiden* geri dönmeyecek
Affın mührü bozuldu
Ve saf bir aşk günaha çevrildi

Ömrümüzün şafağında
Umut belki de bütün gözyaşlarının üstünü örter
Hakikat gölgelerde gizleniyor
Düşler belki yalanlarla doldurulmuştur
Yakında gece olacak
Acı içeride kalacak

Ansızın, oh çok açık göründü
Tüm körlük götürüldü
Kız gözlerini kapadı ve ismimi söyledi
Kız bir daha asla ama asla görünmeyecek

Keder hasatı, tohumun büyütülüyor
Ağlayışlarla dolu donmuş dünyada
Işık hüzmesi azaldığında
Soğuk kış geceleri başlayacak

Kız gitti ve ben itibarımı yitirdim
Hiçbir şifa büyüsü yaralarıma merhem olamaz
Şafakta aldatıldı ve ben de
Hayat tarafından aldatıldım ve acı felaket
Seni günün sonuna götürecek

Ömrümüzün şafağında
Umut - yakında geçip gidecek
Karanlıkla yüzleşirken
Yalnız başımayım

Keder hasatı, tohumun büyütülüyor
Ağlayışlarla dolu donmuş dünyada
Işık hüzmesi azaldığında
Soğuk kış geceleri başlayacak

Mobile Phone

Mobile Phone
App Uygulama
Battery Pil
Call Çağrı
Charger Şarj aleti
Data Veri
Device Cihaz
Internet İnternet
Message Mesaj
Mobile phone Cep telefonu
Network Ağ
Password Şifre
Prepaid minutes / credits / airtime Kontör
Roaming Dolaşım
Sim card SIM kart
Smartphone Akıllı telefon
Touch screen Dokunmatik ekran

SÜRPRIZTHE SURPRISE

SÜRPRIZTHE SURPRISE
Daisy telefonun ahizesini kaldırdı ve müşterisine ulaşmayı denedi bir defa daha.
Daisy picked up the telephone and tried to get through to her client again.
Daisy’nin müşterisi, Frank Baccini diye biriydi.Elektronik eşya dükkanı işletiyordu. Daisy’nin iki günlük ücretini ödememişti.
Her client, a certain Frank Baccini, who had a warehouse of electrical goods, had not paid for her two days' work.
Daisy, Frank Baccini’nin düzenbaz ortağının nerede oturduğunu öğrenmişti sonunda ve artık çekini alabileceğini umuyordu.
Daisy had managed to discover where Mr. Baccini's dishonest partner was now living and was anxiously expecting her cheque.
Daisy, müşterisinin de düzenbazın biri olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Daisy was beginning to think that her client was dishonest too.
Telefonun öteki ucundaki gayet isteksiz ses, “Buyrun, size nasıl yardımcı olabilirim?” dedi.
A very bored "Hello, can I help you?" was the reply at the other end.

School

School
Bell Zil
Blackboard Tahta
Chair Sandalye
Class / Grade Sınıf
Desk Masa
Elementary School İlkokul
Holiday Tatil
Homework Ödev
Lesson Ders
Middle School Ortaokul
Principal Okul müdürü
Recess / Break Teneffüs
School Okul
Secondary School / High School Lise
Student Öğrenci
Subject Ders
Teacher Öğretmen
Test Sınav
Uniform Kıyafet
STATIONERY
Chalk Tebeşir
Eraser Silgi
Glue Tutkal
Notebook Defter
Pen Kalem
Pencil Kurşun kalem
Ruler Cetvel
Scissor Makas
Sharpener Kalemtıraş
Textbook Kitap
SUBJECTS
Biology Biyoloji
Chemistry Kimya
English İngilizce
French Fransızca
Geography Coğrafya
Geometry Geometri
German Almanca
History Tarih
Literature Edebiyat
Mathematics Matematik
Philosophy Felsefe
Physics Fizik
Spanish İspanyolca
Turkish Türkçe

With this state of mind

With this state of mind

Come on, replace me (with her)
Let her fill my dignity
And make her live, too,
The slavery of love

Stay away, don't interfere
Is life the only meaning
I'm not afraid, I won't fight
I can't waste my time with you

Talking badly doesn't match me well
But if you do so, it won't suprise me
There's a last word, I keep it for me
With this state of mind, you won't be anything at all*


Submitted by owlyyy on Mon, 19/09/2016 - 15:58
Author's comments:
* it means that the person Hande is talking about will never go further/anywhere if he keeps acting like this
Thanks!
thanked 1 time
Align paragraphs
Turkish
Bu Kafayla
Yerime koy hadi
Doldursun asaletimi
Ve ona da yaşat
Aşkın esaretini

Uzak dur karışma
Hayat mı tek anlam
Korkmam savaşmam
Seninle vakit harcayamam

Kötü konuşmak bana yakışmaz
Ama seninki beni şaşırtmaz
Son bir cümle o da içimde
Bu kafayla senden hiçbir şey olmaz

Sevgilim Ben Şimdi Now Sweetheart

Sevgilim Ben Şimdi Now Sweetheart

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
''Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz''.
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni

At Home

At Home
Chair Sandalye
Clock Saat
Desk Masa
Door Kapı
House Ev
Light Işık
Room Oda
Stairs Merdiven
Window Pencere
LIVING ROOM
Bookshelf Kitaplık
Coffee table Sehpa
Couch Kanepe
Fireplace Şömine
Living room Oturma odası
Rug Halı
Vase Vazo
BEDROOM
Alarm clock Çalar saat
Bed Yatak
Bedroom Yatak odası
Blanket Battaniye
Computer Bilgisayar
Curtain Perde
Drawer Çekmece
Lamp Lamba
Pillow Yastık
Wardrobe Gardırop
KITCHEN
Dinner Table Yemek masası
Dishwasher Bulaşık makinesi
Fridge Buzdolabı
Kitchen Mutfak
Oven Fırın
Pot Tencere
Stove Ocak
Teapot Çaydanlık
BATHROOM
Bathroom Banyo
Mirror Ayna
Shower Duş
Soap Sabun
Tap Musluk
Toothbrush Diş fırçası
Toothpaste Diş macunu
Towel Havlu

Learn turkish - Restaurant

Translation / Restaurant

Learn turkish - Restaurant


English↕ Turkish↕
The restaurant Restoran - restoran
Would you like to eat? Yemek yer misin ? - yemek yer misin
Yes, with pleasure Evet, memnuniyetle - evet, memnuniyetle
To eat Yemek yemek - yemek yemek
Where can we eat? Nerede yemek yiyebiliriz? - nerede yemek yiyebiliris
Where can we have lunch? Öğle yemeği nerede yiyebiliriz? - öwhle yemewhi nerede yiyebiliris
Dinner Akşam yemeği - akcham yemewhi
Breakfast Kahvaltı - kahvaltoe
Excuse me! Bakar mısınız ? - bakar moesoenoess
The menu, please Mönüyü alabilirmiyim lütfen! - mönüyü alabilirmiyim lütfen
Here is the menu Işte mönü! - ichte mönü
What do you prefer to eat? Meat or fish? Ne yersin ? Et mi? balık mı? - ne yersin et mi baloek moe
With rice Pilavlı olsun - pilavloe olsun
With pasta Makarnalı olsun - makarnaloe olsun
Potatoes Patates - patates
Vegetables Sebzeler - sebzeler

Passive Voice

Passive Voice
(n , ın/in/un/ün , ıl/il/ul/ül)
Verbs can be stated in the active voice or the passive voice.

In the active voice, the person or thing that is carrying out the action is clear. We know who the "doer" is.

In the passive voice, we are only aware of who/what the action is being performed upon. We don't always know who is doing the action. In English, we generally express the passive voice using "to be".

Active voice Passive voice
to watch to be watched
to open to be opened
to read to be read
to find to be found
In Turkish, we can convert a verb into the passive voice by attaching certain suffixes to its root. We obtain the verb root by removing the "mak/mek" from the infinitive form. For example, the verb root of "izlemek" would be "izle", "bulmak" would be "bul" and "açmak" would be "aç".

Seviyorum Seni I Love You

Seviyorum Seni I Love You

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

I love you
like dipping bread into salt and eating
Like waking up at night with high fever
and drinking water, with the tap in my mouth
Like unwrapping the heavy box from the postman
with no clue what it is
fluttering, happy, doubtful
I love you
like flying over the sea in a plane for the first time
Like something moves inside me
when it gets dark softly in Istanbul
I love you
Like thanking God that we live.

Özledim Seni... Missed You...

Özledim Seni... Missed You...

özledim seni...
ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda

Animals

Animals
Animal Hayvan
Bear Ayı
Bird Kuş
Camel Deve
Cat Kedi
Cheetah Çita
Chicken Tavuk
Cow İnek
Dog Köpek
Donkey Eşek
Duck Ördek
Eagle Kartal
Elephant Fil
Fish Balık
Giraffe Zürafa
Horse At
Kangaroo Kanguru
Lion Aslan
Monkey Maymun
Mouse Fare
Owl Baykuş
Penguin Penguen
Rabbit Tavşan
Sheep Koyun
Snake Yılan
Spider Örümcek

Learn turkish - Essentials

Learn turkish - Essentials


English↕ Turkish↕
Hello Günaydın - günaydoen
Good evening Iyi akşamlar - iyi akchamlar
Goodbye Allaha ısmarladık - allaha oesmarladoek
See you later Görüşürüz - görüchürüz
Yes Evet - evet
No Hayır - hayoer
Excuse me! Lütfen - lütfen
Excuse me Pardon - pardon
Thanks Teşekkür ederim - techekkür ederim
Thanks a lot Çok teşekkürler! - tchok techekkürler
Thank you for your help Yardımınız için teşekkürler - yardoemoenoez itchin techekkürler
Don't mention it Bir şey değil - bir chey dewhil
Ok Tamam - tamam
How much is it? Ne kadar ? - ne kadar
Sorry! Üzgünüm - üzgünüm
I don't understand Anlamıyorum - anlamoeyorum
I get it Anlıyorum - anloeyorum
I don't know Bilmiyorum - bilmiyorum
Forbidden Yasak - yasak
Excuse me, where are the toilets? Afedersiniz tualetler nerede? - afedersiniz tualetler nerede
Happy New Year! Yeni yılınız kutlu olsun! - yeni yoeloenoez kutlu olsun
Happy birthday! Iyi ki doğdun! - iyi ki dowhdun

Meeting People

Meeting People
Hello
Merhaba

Good morning
Günaydın

Good day
İyi günler

Good evening
İyi akşamlar

What's up? (Informal)
Ne var ne yok?

Welcome
Hoş geldiniz

Thank you (Reply to "Welcome")
Hoş bulduk



How are you?
Nasılsınız?

I am fine thank you
Teşekkür ederim iyiyim

What is your name?
Adınız ne?

My name is _______
Adım _______

How old are you?
Kaç yaşındasınız?

I am 20 years old
Ben yirmi yaşındayım

Where are you from?
Nerelisiniz?

I speak English
Ben İngilizce konuşuyorum

I am learning Turkish
Ben Türkçe öğreniyorum

Pleased to meet you
Memnun oldum

Pleased to meet you too
Ben de memnun oldum

Learn turkish - Feelings

Translation / Feelings

Learn turkish - Feelings


English↕ Turkish↕
I really like your country Ülkenizi çok seviyorum - ülkenizi tchok seviyorum
I love you Seni seviyorum - seni seviyorum
I am happy Mutluyum - mutluyum
I am sad Üzgünüm - üzgünüm
I feel great here Burada rahatım - burada rahatoem
I am cold Hava soğuk - hava sowhuk
I am hot Hava sıcak - hava soedjak
It's too big Çok büyük - tchok büyük
It's too small Çok küçük - tchok kütchük
It's perfect Mükemmel - mükemmel
Do you want to go out tonight? Bu akşam çıkmak ister misin? - bu akcham tchoekmak ister misin
I would like to go out tonight Bu akşam çıkmak isterim - bu akcham tchoekmak isterim
It is a good idea Iyi fikir - iyi fikir
I want to have fun Eğlenmek istiyorum - ewhlenmek istiyorum
It is not a good idea Iyi fikir değil - iyi fikir dewhil
I don't want to go out tonight Bu akşam çıkmak istemiyorum - bu akcham tchoekmak istemiyorum
I want to rest Dinlenmek istiyorum - dinlenmek istiyorum

Top